Kadına yönelik nefret söylemine karşı “Kız Başına Projesi”

“Ülke genelinde yaygın olan bir sorun için ülke genelinden birçok kişiyi harekete geçirdik”

Son zamanlarda Türkiye’nin en çok beğenilen sosyal medya projelerinden birisi “Kız Başına Projesi” Facebook’un dünya çapında düzenlediği “Uluslararası Sosyal Sorumluluk Kampanya Yarışması’nda dünya ikincisi oldu. Türkiye’de kadına yönelik nefret söylemini azaltma amacında olan bu sosyal medya projesinin başında ODTÜ- Görsel İşitsel Sistemler Araştırma ve Uygulama Merkezi (GİSAM) öğretim görevlisi Yeşim Çaplı yer alıyor.

Kız Başına 14 kişilik öğrenci ekibinden oluşuyor. Gönüllülük esasına dayanan projede yapılan kampanyalarda gönüllü eczacılar, öğretmenler, anneler ve kuaförler ile birlikte toplam 2610 gönüllü çalışıyor.

Türkiye’de kadına yönelik şiddet, nefret söylemini ve projenin ayrıntılarını proje ekibine sorduk.

Söyleşiye geçmeden önce Kız Başına ekibinin şiddet gören kadınlar için hazırladıkları bilgilendirme afişlerini hatırlatmakta fayda var.

Arzu Kılıç

     

Kadına yönelik nefret söylemi çok fazla

-Kadın ve çocuğa nefret söylemi, kadına şiddet ve çocuk istismarına Dur! demek için başlattığınız “Kız Başına Projesi” ne zaman ve nasıl ortaya çıktı?

 ODTÜ- Görsel İşitsel Sistemler Araştırma ve Uygulama Merkezi (GİSAM) öğretim görevlisi Yeşim Çaplı ve öğrencilerinden oluşan “Kız Başına” ekibi olarak katıldığımız bu proje yarışmasının amacı sosyal medya üzerindeki nefret söylemini azaltmaktı. Araştırma yaptığımızda fark ettik ki kadına yönelik nefret söylemi çok fazla ve daha kötüsü bu tür söylemler şiddeti ve tacizi doğuruyor. Çalışmalarımızı bu yönde başlattık. Kadına yönelik şiddet, taciz ve nefret söylemini azaltmaya yönelik bilgilendirme broşürleri hazırladık. Mağdurların, haklarından haberdar olmasını sağladık, mağdurları harekete geçirecek kampanyalar düzenledik. Kısa sürede sesimizi duyurduk.

-Ekip üyeleri kimlerden oluşuyor, projede gönüllü veya profesyonel olarak çalışanlar var mı?

Kız Başına 14 kişilik öğrenci ekibinden oluşuyor. Hepimiz üniversitemizin farklı bölümlerinden gelerek bu projede gönüllü olarak çalışmaya başladık.  Yaptığımız kampanyalarımızda gönüllü eczacılar, öğretmenler, anneler ve kuaförler aradık. 14 öğrenciyle başladığımız projemizde 2610 gönüllümüzle kocaman bir aile olduk.

Şiddete maruz kalan kadınlar haklarından habersiz

-Ülkemizde maalesef kadınlara karşı şiddet, cinsel istismar ve cinayetlerin sayısı giderek artıyor. Türkiye’de kadınlar yaşadığı şiddeti anlatıyorlar mı, yasal haklarını biliyorlar mı? Projenizin bu konuda bir farkındalık oluşturduğunu düşünüyor musunuz?

Şiddete maruz kalan kadınlardan ve şiddete şahit olan mağdur yakınlarından kampanyamız süresince birçok mesaj aldık. Fark ettik ki, mağdurlar haklarından habersiz. Yine yaptığımız araştırmalar sonucunda şiddete uğrayan kadınların ilk uğradıkları yerin mahallelerindeki eczaneler olduğunu gördük. Eczaneler herkes için mahalledeki tek diplomalı ve güvenilir yerlerdir. Ancak kadına şiddet ve taciz gibi konularda eczacıların bilgisinin kısıtlı kaldığını kendilerinden öğrendik. Bunun üzerine ‘100 gönüllü eczacı arıyoruz’ diyerek kampanyamıza başladık, bilgilendirme broşürü hazırladık. Gönüllü eczacılarımıza bilgilendirme broşürlerimizi gönderdik. Kampanyamızda haberdar olan Ankara Eczacılar Odası ve Türkiye Eczacılar Birliği bizimle iletişime geçerek broşür dağıtımı konusunda destek olacaklarını ilettiler.

-Ülkemizde medyada, televizyonlarda kadına karşı nefret söylemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yerel ve ulusal yazılı ve görsel medyada kadının başarı öykülerinin yayınlanması ve kadının güçlendirilmesi yönünde girişimlerin teşvik edilmesi kadın hakkında verilen olumsuz öykülerden daha etkili olacaktır.

 -Sosyal medya nefret söylemini gösteren ve besleyen bir alan. Bilinçli paylaşımlar yapmak adına sosyal medya kullanıcılarına tavsiyelerinizi öğrenebilir miyiz?

 Bilinçsiz yapılan, kaynağı belli olmayan paylaşımlar hatalı bilgilerin hızlı bir şekilde yayılmasına sebep olmakta, farkında olmadan kişileri etiketleyerek nefret söylemine yol açmakta. Hızlı yayılan hatalı bilgiler hem insanları mağdur etmekte hem de genel toplum algısını etkilemekte. Hatalı bilgiler her ne kadar hızlı yayılıyorsa, yararlı ve güzel bilgiler de aynı şekilde hızlı yayılıyor. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli şeylerden biri, paylaştığımız içeriklerin temelinde nasıl bir fikir yattığı, kaynağının doğruluğu ve paylaşan kişinin bunun farkına varması. Elimizden geldiğince içeriğe dikkat etmenin yanında, kadına şiddet görsellerini çok açıkça paylaşmamakta da fayda var. Bu tarz görselleri paylaşmak insanların şiddete aşinalığını arttırıp, konuya karşı duyarsızlığa sebep olabilir.

Kız Başına ekibi olarak aileler için kılavuz oluşturduk

-Çocukları sanal ortamdaki tehlikelerden korumak için annelere önerileriniz nelerdir?

Öncelikle günümüz çağındaki çocukların sanal ortamda çok fazla vakit geçirdikleri gözlenmektedir. Kimi zaman ailelerde çocukların vakit geçirmesi için çocukların eline tablet, bilgisayarları veriyor. Yalnız bir şeyin farkında değiller. Sanal ortam bildikleri kadar da güvenli değil. Çocukların sanal ortamda korunması için ebeveynlerin üzerine çok göre düşüyor. Biz Kız Başına ekibi olarak aileler için kılavuz oluşturduk. İçerisinde sanal ortamdan korunma güvenlik rehberi bulunan website hazırladık. Aileler www.kizbasina.com a girerek güvenli sanal ortam yaratabilmek için teknolojik cihazların kullanımıyla alakalı bilgilere ulaşabilirler. Böylelikle, çocukların sadece güvenli internet kullanımı değil aynı zamanda sanal tacize maruz kalması da önlenecektir.

Kampanya süresince 3.3 milyon kişiye eriştik

-Kız Başına ekibi P2P Facebook Global Digital Challenge yarışmasında , “Dünya’nın en etkili 2. Sosyal Medya Projesi” seçildi. Projenin bu kadar ses getirmesi neye borçlusunuz?

 Kadına yönelik şiddete karşı başlattığımız kampanyada gönüllü eczacılar ile, çocuk istimarına karşı başlattığımız kampanyalarda ise gönüllü öğretmen,kuaför ve anneler ile çalıştık. Ülke genelinde başlattığımız gönüllü kampanyalara çok yoğun bir talep aldık. Yani aslında sadece gönüllü öğrencilerin çalışmasıyla değil, kampanyalarımızda bize destek olan çeşitli kesimlerden kişilerin de katılımı ile bu başarıyı elde ettik. Bizi diğer projelerden farklı kılan noktada tam olarak bu oldu, ülke genelinde yaygın olan bir sorun için ülke genelinden birçok kişiyi harekete geçirdik.

Kampanya süresince 3.3 milyon kişiye eriştik ve 400 binin üzerinde etkileşim yakaladık. 450 okuldan 575 gönüllü öğretmen çocuk istismarına karşı mücadele için gönüllü oldular. Anneler, öğretmenler ve kuaförler olmak üzere toplamda 2610 gönüllü projemize anlam kattılar. Ülke genelinde 2000 tane eczaneye de broşürlerimizi yolladık.

 

 

Önceki Uluslararası Büyük Veri, Derin Öğrenme ve Siber Terörle Mücadele Kongresi
Sonraki KAMU-BİB’20 ve BİMY’25 “Dijital Dönüşümde Küresel Eğilimleri” Masaya Yatırıyor

Benzer Yazılar

Röportajlar

TOBB Türkiye Yazılım Meclisi Başkanı Melek Bar Elmas ile Söyleşi

TOBB Türkiye Yazılım Meclisi Başkanı Melek Bar Elmas: “Sadece İlkokula Kodlama Dersi Koyarak Türkiye’yi Bilişim Çağına Hazırlayamayız” 200